Monadlar ya da Birler “bireysellik ilkesinin” anlatımları olarak Batı felsefi geleneğine aittir ve soyut Biri gerçek varlık olarak görme eğilimindeki Doğu monizmi ile karşıtlık içinde durur.
Leibniz’e göre bu dünya olanaklı dünyaların en iyisidir ve ondaki kötülük, çirkinlik ve yanlışlık yalnızca ve yalnızca Tinin gelişiminde henüz etik, estetik ve entellektüel varoluşuna ilişkin bilgisizliğini bütünüyle yenmemiş olmasına bağlıdır. Özsel olarak ussal olan insan kendini görüngü dünyasında da saltık olarak ussallaştırma, onun sonsuz gizilliğine uymayan kötü biçimlerden özgürleşme olanağı ve zorunluğu altındadır. Varolan usdışı kültürel durum ussal gerçeklik karşısında zorunlu olarak güçsüz ve geçici hiçlikten başka birşey değildir. Ussal evren sonsuz bir monadlar çokluğu içinde bir uyum, bir “önceden-saptanmış uyum” varoluşudur. Leibniz’in ussal optimizmi henüz yarı yoldaki insanın bilgi, duyunç ve estetik duyarlıktaki toyluğunu onun yazgısı olarak ve böylece varoluşu anlamsız olarak gören nihilizme (ve pesimizme) erken bir yanıttır.