Son derece alengirli bir konu, her şeyin ve herkesin kaderi bu levhanın üzerine en başlangıçta yazıldı, olan olmuş ve olacak olan her şey, o halde çelişki nedir? Şu şekilde bakacağız, bir levha var, bu levhada herkesin her şeyin geçmişi geleceği kader şeklinde yazılmış ama yazıcı melekler gidip gelip levha üzerinde değişiklikler yapabiliyor, işlemler yapabiliyor. Aslında bu konuyu dil felsefesi üzerinden çözümlemek gerekiyor, neden -dil- felsefesi diyoruz? Çünkü Arapça dilinde gelen Kuran, levhi mahfuz hakkında bilgi veren ve onun bir parçası ondan alınmış bir kitap, yani levhi mahfuz korunan levha, bir kitap değil. Çeşitli rivayetlere ve ayet yorumlamalarına göre levhaya ulaşma izni olan melekler, levhada bulunan bazı bilgileri sahifeler şeklinde alıp, Cebrail’e ulaştırıyor.
O da bu ayetleri peygambere ulaştırıyor, kiramen melekleri. Levhi mahfuz bir kader levhasıdır öncelikli olarak, o halde bu çelişkiyi nasıl izah edeceğiz? Kaza-kader, madem sadece yazılmış yol üzerinden gidiyoruz, neden sorumlu olalım? Bu durumu din felsefesi üzerinden açıklamak imkansızdır, sadece dil felsefesi buna bir açıklık getirebilir. Bir de levha olma özelliğini değerlendirelim, kitap olsaydı olmazdı, ona asla kitap demediler, bu sadece bir levha. Yine bazı rivayetlere göre, bu küresel bir levha ve yedinci sema üzerine yerleştirilmiş, yani bir topun etrafında bulunan bir deri gibi, böyle bir mekanizmadan söz ediyoruz. Levh- başka ne anlamlara gelir? Ortaya çıkan, görünen, ışıldayan anlamlarına gelir, etrafa ışıltı saçan küresel bir yapı. Durumu şöyle açıklayabiliriz, kendi açımızdan bakarsak, bu bir çeşit oyun gibi bir durum.
Bir çeşit bilgisayar oyunu şeklinde kabul edin. Bir alan var ve bir çeşit avatar olarak siz de o alanda bulunan bir nokta üzerinde duruyorsunuz, etrafınızda 10 tane daha nokta var, onlardan birini seçerek oraya adım attığınızda, siz artık eski siz değilsiniz, başka biri oldunuz. Önceki siz ilk adımla önceki sizin kaderini bir sonraki noktaya göre belirledi. 10 adet seçenek vardı ve hepsi de levhi mahfuza yazılmıştır, hangisinde ne olacağınız belliydi, öyle de oldu. Sonra karşınıza üç nokta çıktı, birini seçtiniz ona geçtiniz, artık başka bir kişisiniz, aynı kişi değilsiniz, bir ömür bu şekilde geçip gider. Her bir noktadan başka bir noktaya geçtiğinizde geçtiğiniz yerin kaderine aitsiniz, önceki kaderler kendiliğinden ortadan kalkar. Kalem kurumuştur- şeklinde bir söz var, yani üzerine yeni bir şey yazılmayacaktır, neyse odur.
Levhi mahfuz başka nedir? İlimlerdir, tanrının ilimleridir, ona sadece temiz olanlar dokunabilir, yani nurdan yapılmış olanlar, izin verilmiş melekler ki bu kişi Cebrail de değil, başka melekler bu işle görevli. O halde kalem kurumuşsa, yazılmakta işlenmekte olan nedir? Örneğin -A- noktasındaki bir kişi bir eylem gerçekleştirdi, bunun kayda geçmesi gerekiyor, bu kayda geçtiğinde ne olur? Bir bütün olarak levhanın yapısı mı değişir, yoksa o yeni bilgi oraya eklenti olarak mı girer? Çünkü kalem kurumuş.
İnsan bu levhaya etki edebilir mi? Tartışmalı bir konu diyemeyeceğim çünkü bu konu hiç tartışılmamış ama mantığını, mekaniğini kurmamız gereklidir.
Kalem kurumuştur- yapı değişmez ama anlam değişir, benim bakış açım bu şekilde, neden böyle düşünüyorum? En başa gittiğimizde şunu görüyoruz; ben bir cevher idim, bilinmek istedim ve kainatı yarattım. Şimdi tanrı hakkında düşünmeye başlayalım; kendini izah edebilmek için isimler oluşturdu, 99 esma belli, yani herhangi bir insanın karakteristik özellikleri bunlar ya da