Gogol’ün hiciv dolu yaklaşımıyla, görmezden gelinen, horlanan sessiz yığının içinden sıradan bir insanın umutsuz mücadelesini anlattığı öykü, Dostoyevski’den Tolstoy’a, Turgenyev’den Çehov’a bütün bir Rus edebiyatını şekillendirdi.
“Yaratıcı bir okur verin bana. Palto onun için.”
Vladimir Nabokov
NİKOLAY GOGOL, 1809’da Ukrayna’da doğdu. Halk kültürünü yansıtmakla birlikte alışılmışın dışına çıkan ilk öyküleri Rus edebiyatına yeni ve diri bir hava getirdi. Genç yaşında ünlenen Gogol’ün ilk hayranları arasında şair Aleksandr Puşkin ve eleştirmen Vissarion Belinski de vardı. Mirgorod Öyküleri ve Petersburg Öyküleri, Gogol’ün Rus edebiyatındaki yerini daha da sağlamlaştırdı. Çar I. Nikolay dönemindeki yozlaşmış bürokrasiyi acımasızca alaya alan Müfettiş adlı güldürüsünün gerici basından gördüğü büyük tepki üzerine Rusya’dan ayrılmak zorunda kalan Gogol, çeşitli aralarla 1842’ye kadar Roma’da yaşadı. Ölü Canlar adlı romanı, serflik düzeni ve devlet yönetimindeki adaletsizlikleriyle feodal Rusya’yı yansıtıyordu. Gogol’ü ününün doruğuna ulaştıran yapıtı Ölü Canlar oldu. “Rus edebiyatının babası” olarak kabul edilen Gogol, yaşamının son döneminde ruhsal bunalımlar geçirip 1852’de Moskova’da öldü.
AYŞE HACIHASANOĞLU, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü 1973 yılında bitirdikten sonra yedi yıl çevirmen olarak SSCB Büyükelçiliği Basın Bürosu’nda çalıştı. Bu dönemde "Ekim Devrimi Sonrası Türkiye Tarihi" ve "Bir Karagün Dostluğu" çevirileri yayımlandı. Dostoyevski’den Karamazov Kardeşler ve Uysal Kız, Tolstoy’dan kısa öyküler, Kafkas Esiri ve Diriliş, Turgenyev’den Babalar ve Oğullar, Gorki’den seçme öyküler Makar Çudra, Bozkırda, Seyirciler, Amerika’dan İtalya’ya, Edebi Portreler ve Aleksandr Bogdanov’dan Kızıl Yıldız çevirileri arasındadır.